AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 67 Milletvekili imzasıyla ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi TBMM’ye 31 Aralık 2021’de sunuldu. 12 maddelik teklifli mecliste.org olarak inceledik, muhalefetin ve sivil toplumun teklife ilişkin görüşlerini derledik.
Kanun teklifine göre, öğretmenliğin aday öğretmen döneminden sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılması, öğretmenlerin bu unvanlara sahip olabilmeleri için gerekli şartların kariyer ve liyakat şartlarına göre belirlenmesi öngörülüyor.
Öğretmenlere “3600 ek gösterge” uygulamasına ilişkin düzenlemenin yürürlük tarihi ise 15 Ocak 2023 olarak belirlendi.
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Esas Komisyon, Plan Ve Bütçe Komisyonu Tali Komisyon olarak belirlendi. Teklifin detayları şu şekilde:
- Öğretmenlik mesleğine hazırlık; genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon/öğretmenlik meslek bilgisi ile sağlanacak. Öğretmenlik mesleği; aday öğretmenlik döneminden sonra ‘öğretmen’, ‘uzman öğretmen’ ve ‘başöğretmen’ olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılacak.
- 10 yılını doldurmuş öğretmenlere ‘uzman öğretmenlik’ imkanı getiriliyor. Eğitimlerini tamamlayan ve yapılan sınavdan başarıyla geçen uzman öğretmenler, hem bir derece alacak, hem de maaşlarında 1000 lira artış olacak. Yüksek lisans yapmış öğretmenler ise sınavdan muaf tutulacak.
- Yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak. Yazılı sınavda başarılı olanlara başöğretmen sertifikası verilecek.
- Yüksek lisans eğitimini tamamlayanlar uzman öğretmen unvanı için öngörülen; doktora eğitimini tamamlayanlar ise başöğretmen unvanı için öngörülen yazılı sınavdan muaf tutulacak.
- Birinci dereceli kadroda görev yapan öğretmenlerin ek göstergeleri 3600'e çıkarılıyor. Diğer derecelerde bulunan öğretmenler bakımından da bu artışa göre düzenleme yapılması öngörülüyor. 15 Ocak 2023’te yürürlüğe girecek ek gösterge kapsamında,
- İkinci derecede bulunan öğretmenler için 3000,
- Üçüncü derecede bulunanlar için 2200,
- Dördüncü derece için 1600,
- Beşinci derece için 1300,
- Altıncı derece için 1150,
- Yedinci derece için 950 ve
- Sekizinci derece için 850 olacak.
- Sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımı ortadan kaldırılıyor. Mecburi hizmet hariç özlük hakları, atamalar, mazeret tayinleri başta olmak üzere sözleşmeli öğretmenler kadrolu öğretmenlerle aynı haklara sahip olacak.
- Öğretmenlik ve öğretmenlerin nitelikleri ve seçimiyle ilgili hususlar bu teklifle düzenlendiği için ’Milli Eğitim Temel Kanununun ilgili maddeleri yürürlükten kaldırılacak.
CHP ne dedi?
CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, teklife ilişkin görüşlerini şöyle aktardı:
AKP’nin ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi’ diye Meclis’e sunduğu, Anayasa Mahkemesinin daha önce iptal ettiği düzenlemelerin ısıtılarak Meclis’in gündemine taşınmasından öteye geçmiyor. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği öğretmenleri ayrıştıran kariyer basamakları yeniden getiriliyor. Türkiye'nin tek Başöğretmeninin Cumhuriyetimizi kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olduğu ‘unutularak’ başöğretmenlik bir basamak olarak görülerek, öğretmenlere de veriliyor. Öğretmenlerin ekonomik ve özlük hakları yeterince düzenlenmediği gibi; sözleşmeli, ücretli öğretmen çalıştırma, öğretmen yetiştirme politikaları da teklifte yer almıyor. 3600 ek gösterge 2023 yılına bırakılırken, emekli öğretmenler de bu kapsamın dışında kalıyor.
Eğitim-İş ne dedi?
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) teklife ilişkin yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
Taslakta maalesef 100 bini aşkın ücretli öğretmen, 700 bini aşkın ataması yapılmayan öğretmeni dolaylı olarak ilgilendiren maddeler bulunmamaktadır. Bir ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda mutlaka bulunması gereken ifade “kadrolu öğretmen bulunabilen görevlere sözleşmeli ve vekil personel atanamaz” ibaresinin konmasıdır. Ayrıca “sözleşmeli olarak atanan öğretmenler” derhal kadroya geçirilmeli ve mesleğe başladıkları andan itibaren kadrolu öğretmenlerin yararlandığı özlük hakları kendilerine teslim edilmelidir.
Öğretmenlik mesleği, özellikle meslek dersleri, sanat dersleri ve beden eğitimi ders öğretmenlerinin çok can yakıcı bir şekilde yaşadığı gibi “norm kadro” baskısı altında kıvranmaktadır. Ders sayısı azaltılan bu branşlarda öğretmenler okullarını, kimi zaman okullarıyla birlikte de ilçelerini değiştirmek zorunda kalmaktadır. Bir meslek kanunun bu sorunlara kör ve sağır olması asla kabul edilebilir değildir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı, aylık karşılığı zorunlu ders görevi açısından yaşanan eşitsizlikleri ortadan kaldırmamaktadır. Tüm öğretmenler için istisnasız, aylık karşılığı girilecek ders 15 saatte sabitlenmelidir ve bu durum kanunda güvence altına alınmalıdır.
Bir öğretmenlik meslek kanunu hamilelik ve doğum sonrası kadın öğretmenlerin sosyal haklarını düzenlemeden çıkartılmamalıdır. Hamileliğin 6. ayından sonra ücretli izin süreci başlamalı ve gelişmiş ülkelerde örneklerini gördüğümüz gibi doğumdan sonraki iki yıl boyunca da ücretli izin alınabilmelidir.
Kanun taslağında, zor ve güç koşullarda öğretmenlik yapanların haklarına yönelik bir düzenleme de bulunmamaktadır. Örneğin birleştirilmiş sınıflarda öğretmenlik yapanların, engelli öğrencilerin eğitiminden sorumlu olanların ders ücretlerinin oransal olarak artırılması kanunla düzenlenmelidir.
Kanunla düzenlenebilecek diğer bir konu da kalabalık sınıflarda öğretmenlik yapanlarla ilgili olmalıdır. Örneğin okul öncesi öğretmenlerin sınıf mevcudu 20’yi geçenlerin, mevcudu 25’i geçen sınıf öğretmenlerinin, sınıfından birden fazla kaynaştırma öğrencisi olan sınıf ve branş öğretmenlerinin ders ücretleri belirli yüzdelik oranlarla artırılmalıdır.
Yine kanunun, mesleğe yeni başlayan öğretmenlere ilk aylıklarıyla birlikte brüt aylıklarının en az üç katı tutarında “donatım” ödeneğinin verilmesi gerekmektedir. Böylelikle kendisine yaşamında yeni bir yol çizen öğretmenin ekonomik koşullara uyumu kolaylaştırılmış olacaktır: Taşınma, ev kurma, eğitim-öğretim için gerekli araç-gereci edinmede bu donatım ücreti son derece yaşamsal bir rol oynayacaktır.
Öğretmenlerin konut ihtiyacının karşılanabilmesi için öncelikle konut ihtiyacının karşılanması olanaksız bölgelerde lojmanlar yapılması ve tahsis edilmesi gerekmektedir.
Kanun taslağı yine “yıpranma” gerçeğini görmezlikten gelmiş ve bununla ilgili her hangi bir ifadeyi içermemiştir. Özellikle köylerde ve olağanüstü hal bölgelerinde riskli koşullarda görev yapan öğretmenler için yıpranma bedeli adı altında ödemeler gerçekleştirilmelidir. Bu durum hem emeklilik yaşlarına ve hem de emeklilik maaşlarına yansıtılmalıdır.
Taslakta nöbet ücretlerinin düzenlenmesiyle ilgili hiçbir ifade yer almamaktadır. Nöbet ücreti en başından itibaren savunduğumuz gibi haftada 6 ders saati ve “haftada iki gün nöbet tutan” öğretmenlere de nöbet ücreti 12 ders saati üzerinden ödenmelidir.
3600 ek göstergenin 2023 yılına bırakılmış olması verilen sözlerin yalandan ve eğitim emeklerini oyalamaktan ibaret olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Taslakta açık olmayan diğer bir konu ise 3600 ek göstergenin başöğretmenlik kariyer basamağına bağlanıp bağlanmadığı konusudur. Ek gösterge rakamlarının uzman ve başöğretmen kariyer basamaklarına bağlanmış olması 3600 ek göstergenin her eğitim emekçisine verilmeyeceği izlenimini yaratmaktadır.